dünyamın merkezinde ...kaçışan, uçuşan, kovalanan ve yakalanan duygular...

>> 14 Mayıs 2009 Perşembe

İnsan bu kadar çok duyguyu aynı anda nasıl hisseder diye düşünüyorum.

Sanırım bu birazcık Aşık olma duygusuna benziyor.
Bizim "tobayas" geldiğinden beri ...

*Tarif edilemez ve tamamen hormonlara ve belki de ameliyat sırasında verdikleri sakinleştiricilere bağlı, anlamlı mı anlamsız mı bilemediğim bir mutluluk.
*İnsan üstü bir güç...günlerce bir kaç saatlik uykuyla ayakta kalabilmek ve ameliyattan hemen sonra bebek te dahil tüm işlerle ilgilenme isteği .
* Bebeğe senden başka kimsenin iyi bakamayacağını düşünmek.
*Kocanın bebeğe bakışını görünce bir an, onunla birlikte gülümsemek, ardından bikaç saniyeliğine de olsa " bana da böyle baksa ya" diye kocanı kıskanmak.
*Bebeğin babasına gülücük atınca ya da onun kucağında rahatlayıp uykuya dalınca, "nasıl yaa ...benim bebeğimsin sen, sadece benim kucağımda uyumalısın, sadece bana gülümsemelisin" diye bebeği kıskanmak.
* Bebeğin le ilgi en ufak yorumu ya da öneriyi "nasıl ya ,sen şimdi bebeğime bakamadığımı mı ima ediyosun" olarak anlamak. Bide üstüne üstlük bunun yanlış anlama olduğunu bilip aklından geçirdiğini çaktırmamaya çalışmak. A tabi hemen emziriyim, hımm tabi altına bakıyım...haklısın gazını çıkartıyım...
*En sıkıcısı da lohusa muhabbeti. "sen lohosasın yatmalısın, sen lohusa ( nasıl yazılıyosa) sın çorap giy, soğan ye çorba iç, onu yeme bunu ye, gece dışarı çıkma , yanlız kalma hatta kendi evinde bile bebekle yanlız kalma... en sonunda lohusa nın salak olduğuna kararverdim, 30 yıllık tüm bilgin ve yapabildiğin herşey sana ya yasak ya da beceremezsin şeklinde geri geliyo... " sen lohusasın değilde "sen salaksın" diyorlar sanki ;)

*En kötü duyguda sürekli bir endişe ve korku...Bebeği ilk gördüğüm anın anda duyduğum mutluluk ve rahatlamanın ardından hissettiğim duygu endişey di.Çok küçüksün sana nasıl bakıcam, ya hasta olursan, ya biyerine bişey olursa ve çok daha kötü şeyler...
Başedebilmek tabiki hiç de kolay değil.Neyse ki ben bu duyguların hemen arkasından" hımmm evet bu duyguyu atlatmalıyım, yoksa dağılırım" ," evet bunlar geçici duygular, yeni hayatımıza ne kadar çabuk alışırsak okadar kolay geçer..." diye kendimi ikna cümleleri kurarak bu dönemi ( bence) kolay atlattım.
Ama endişe denen şey bir anne için, tabi ki babalarda aynı durumda , çocuk doğduğu andan sonra ölene kadar geçecek şey değil.Sadece şekil değiştiriyor okadar.
Bu duyguları ya da benzerlerini belkide tüm anneler yaşıyordur.Hatta bu duygularla ve bebek bakımının zorluklarıyla aynı anda başedemeyen birçok yeni annede, stresin artarak depresyona dönüştüğünü duymuştum.

Neyseki artık salak ( lohusa ) değilim ;) normal hayatıma tabiki sevgili Dori cikle beraber döndüm. Hiç bişey eskisi kadar normal ve eskisi gibi değil tabi ama artık yeni ve çok daha güzel bir hayatım var.
40 günlük salaklığımın bitmesiyle bu kaçışan,uçuşan,kovalanan ve yakalanan duygularda anlamlı gelmeye başladı. Anne nin önemi anne olunca anlaşılıyor.
Doğumdan sonra yanımdan ayrılmayan "bize" bakan anneme sevgilerimi gönderiyorum. İyiki varsın annem ;)
Dori uyandı gitmem lazım... ;)

0 söyleycek sözüm var.:

  © Free Blogger Templates Autumn Leaves by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP